Yazının başından disclaimer vereyim de beğenmeyen okumasın. Bu yazıda kripto paralar dandiktir, yatırım yapılmaz filan demiyorum ya da yine herhangi bir trade durumu için bir görüş bildirmiyorum. Benim nezdimde grafiği olan her şeyin spekülasyonu yapılır, spekülasyonu olan her şeyin de doğal olarak al-satı yapılır. Bunu baştan bir söyleyemiş olayım. Bunların yanı sıra bu yazıda kripto paralara finansal varlıklar ya da değiş tokuşu yapılan metalar olarak halihazırdaki sistemin neresine sokacağız ya da neresine monte etmeliyiz bu konu hakkında bir şeyler söylemek amacındayım. Bunun için de öncelikle bazı temel bilgileri vermek gerekiyor. Kripto paralar ile ilgili kısma gelince oraya bir başlık atacağım. Ekonomi bilgisi kuvvetli olanlar direkt o kısımdan başlayabilirler.
Öncelikle kısa bir finans sistemi hakkında bilgi vermek gerekiyor. Kredi sisteminde (kapitalist sistem değil bakın buraya dikkat) para iki şekilde yaratılır. Birincisi (ABD için konuşuyoruz, çünkü orası bugün Dünya’nın finans merkezi, Londra ile birlikte) FED para yaratır, fakat bu para anlamsız bir rakamlar bütünüdür, Amerikan Hazinesi de tahvil yaratır, bu tahviller ile oluşturulan para değiş tokuş edilir dolayısıyla para üretilmiş olur. Bu para daha sonra her türlü ekonomik aktivitenin yakıtı olacaktır. Parasız olmaz çünkü. İkinci bir para yaratma yolu da bana kalırsa en önemlisi bu bankacılık ile olur. bu da şöyledir: Bir ihtiyaç sahibi bankaya gider ve kredi ister. banka bakar bu müşteri kredibilitesi bu krediyi alması için denk mi diye, eğer denktir kanaati oluşursa kredi çıkartılır. Bu da aslında anlamsız bir rakamlar bütünüdür fakat müşteri, yani krediyi alan, kreditörün bu anlamsız rakamlar bütününü kendi imzası ile bir anda anlamlı bir para haline getirir. gider o para ile araba alır, ev alır vs. gerçek bir malın karşılığı ödenmiş olur. Para bu şekilde yaratılır günümüz finans sisteminde. Bankaların zorunlu karşılık denen oranları uyarınca bu da 10 kat ya da 20 kat arasında değişir, ellerindeki mevduata karşılık bu oranlarda kredi dağıtma hakları vardır. Yani bir nevi her banka aslında para basar. çünkü bankadan yaratılan paranın kredibilitesi vardır. Fakat bu iki para yaratma olayının arasında ciddi bir fark var. bu da şöyle oluyor: Bankada yaratılan para daha sağlam bir para çünkü en azından %5 ya da %10 da olsa bir karşılığı var. Fakat merkez bankasından yaratılan paranın hiçbir karşılığı yok. Yani bankadaki para aslında sanki var olan bir havuzun eksilen suyunu yenilemek/yerine koymak gibi çalışırken, merkez bankasında yaratılan para direkt olarak havuzu genişletmek gibi oluyor. Dolayısıyla fazla para bir anda var olan mallar ile doldurulamadığından enflasyona sebep oluyor. Yani oluyor idi. Bunun karşısında da eline fazladan para gecen insanın yaptığı, normalde yapmayacağı hareketler var bunlardan da bahsetmek gerekiyor şimdi. Richard Thaler, 2017 ekonomi nobel ödülünü almış bir ekonomist, University of Chicago Booth School of Business’da Behavioural Economics profesörü. Davranışsal ekonomi yani. Kendisinin verdiği basit bir örnek ile yavaş yavaş kripto para hikayesine geçeceğiz. Şöyle bir senaryo çiziyor Dick Thaler: Bir karı koca, bir gölde balık tutuyorlar ve tuttukları balıkları bir havayolu şirketi ile evlerine gönderiyorlar. Fakat kargoları kayboluyor ve havayolu şirketi de bu kayıpları için çifte 300 dolarlık bir ödeme yapıyorlar. Bu karı koca da gidiyor bu 300 doların 225 doları ile pahalı bir restoranda bir aksam yemeği yiyor. Fakat bu çift hayatlarında daha önce hiç bu kadar para harcamamışlardır bir aksam yemeği için. Dick Thaler’e göre fungibility yani herhangi bir 100 dolarlık bir banknotun başka bir 100 dolarlık bir banknottan farklı bir değere ve anlama sahip olmaması, dolayısıyla bu değere karşılık gelen herhangi bir mal ya da hizmet ile herhangi bir 100 dolarlık bir banknotun değiş tokuş edilmesi prensibi bu senaryoda (bu çift için) çiğnenmiştir. Çünkü 300 dolar ‘yemek’ ve ‘windfall gain‘ (bir nevi damdan düşen kazanç) hesaplarına yazılmıştır. Eğer bu çift yeni yılda bonus olarak 150’şer dolar almış olsalardı, bu yemeğe gitmiş olmazlardı. Kısacası paranın arkasında emek olmadığı zaman burada emek derken sosyalist zihniyetin bahsettiği emek değil, karşılığı olan emek, vazifelendirilmiş emek, o paranın da anlamı olmuyor insanlar için. Bir nevi tersine enflasyon gibi çalışıyor. Yani bir markete gittiniz ve nedense mallar ucuzlamış. Siz o alışveriş için 200 dolar ayırmıştınız fakat hesap 150 dolar tuttu. İnsan o 50 doları direkt başka bir iş için harcıyor. Böyle bir davranış paterni söz konusu.
Kripto paraların görünmeyen işlevi
Kripto paralara şimdi yavaş yavaş yaklaşıyoruz. 2008 Sub-Prime Crisis denen, Mortgage krizi sonrası Ben Bernanke manyakça bir Quantitative Easing, kısaca QE, yani parasal genişlemeye gitti. Bu finansal krizi de aslında olabildiğince az hasarla atlatılmasına olanak sağladı. Bunun benzeri de simdi Covid-19 pandemisi ile yaşanıyor. Bunun da yanı sıra küresel ısınma konusu var. Özellikle küresel ısınma konularına Abd’nin 100 trilyon dolar harcayacağını önceden bahsetmiştik. Harcayacak da hangi 100 trilyon doları harcayacak? Daha böyle bir para kazanılmadı ABD’de yani böyle bir bu hasıla da yok. Bu para mecburen yaratılmak zorunda. Sonrasında görevini ifa ettikten sonra yani buharlaştırılması lazım. Bu buharlaştırma işlemi şimdiye kadar borsalarda yapılıyordu. Fakat borsaların aldığı hasar daha sonrasında tekrardan bir parasal genişleme ihtiyacını doğuruyordu. Zaten kapitalist sistemde 7 yılda bir kriz olur denmesinin sebebi de aslında bu. Yani parasal genişleme borsaların düşük seyrini engellemek için yapılır, borsalar şişer, para daha da bollaşır, tam enflasyon başlayacakken borsalarda bu para tekrardan buharlaştırılır. Peki borsaları neden ayakta tutmak zorundayız? O da iste gelecek için. Geleceğe para taşımanın başka bir yolu henüz yok. Paranın felsefesinden çıkıp da daha gündelik kullanımına gelirsek, emeklilik maaşlarının ödenebilmesi için bu fonların daima kar etmeleri gerekiyor.
E peki parasal genişleme yapıldı fakat borsaların düşmemesini istiyoruz, öte yandan da biraz para buharlaştırmak gerekiyor. Ne yapacağız? Dünya’da başka bir meta yok ki. Yani altın piyasasında para buharlaştıramazsınız çünkü altının karşılığı kendisi var. Her ne kadar kağıt altın da olsa yine de bir şekilde var. Bunu hiçbir emtia ile yapamazsınız. Para buharlaştırmak demek öyle bir şey olacak ki değeri çöp değerine inecek ve kimse “Çok ucuz bunu alayım ben zaten ihtiyacım da vardı” diyemeyecek. Buna en güzel karşılık bulan şey voilà: kripto paralar. Buraya bir terim bırakacağım başka bir zaman bunu konuşuruz: paper wealth
Daha bir görünür kılmak gerekirse, bilançosu genişlemiş bir merkez bankası, bir sürü para, piyasa dağıldı ve oraya buraya girdi. Borsalara girdi, kripto para piyasalarında da hareketler olmaya başlıyor, fiyatlar coşuyor filan, o pahalı coinleri birileri alacak ve orada 1 günde %80 değer kaybına uğratıp bir anda sistemden 1 trilyon dolar buharlaştırmak çok mümkün. Üstüne üstlük eğer bu sefer kripto paralara yeniden bir 2 trilyon dolar daha girerse, dibin dibi yok ki bir %80 düşüş ile daha 1 trilyon dolar daha silmek çok mümkün. Buna karşılık, kripto paralarda bu sefer çıkacak kargaşada para daha güvenli bir liman olan emtialara ya da hatta belki tahvillere bile geri dönebilir. İşin bu tarafı ile ilgilenmiyoruz. Önemli olan para buharlaştıracak yer bulmaktı ve bunun borsalar olduğu durumunda emeklilik fonları zarar görüyordu. Kripto paralar olduğu senaryoda ise kim zarar görecek? Hiç kimse! Neden hiç kimse?
Geliyoruz iste burada Richard Thaler‘in ekonomi Nobel’i almasına sebep olan çalışmasına. para havadan gelince insan onu harcamakta ve hatta kaybetmekte bir beis görmüyor. O paranın varlığı ya da bir aralar bir anlığına var olmuşluğu ekonomi içerisinde vasfını görüp çekilmesi ise çok önemli. O parayı bir z kuşağı temsilcisi diyelim ha harcamış ha kripto para borsasında yirmiye katlayıp daha sonra kaybetmiş hiç bir anlamı yok o kişi için. Fakat ekonomi için anlamı var çünkü o transaction ile birileri o parayı tedavüle sokup araba alıyor, elma alıyor ya da bağış yapıyor. Daha sonra o para yok ediliyor.
Kısacası kripto paralar varlık saklamak için değil aslında para buharlaştırmak için yaratılmış bir yeni finansal çöp kutusu olabilir. Hatta çok da işlevsel. Çünkü daha öncesinde paranın tedavülden çıkışı ancak aşırı düşük likidite mallar ile mümkündü. Yani nedir bunlar, akla ilk geleni toprak. Biri çalıştı emek emek kazandı para ve gitti o parayla kuş uçmayan bir yerden toprak aldı. İşte o para aslında o toprağa alıcı bulunana kadar buharlaştırılmış olur. Başka türlü para buharlaştırmanın da bir yolu yoktur aslında fakat buna ihtiyaç olduğu da kesin. Klasik borsalar bu iş için çok riskli çünkü insanlığın gelecekte ihtiyaç duyduğu para burada zaten. Bunun için bu kripto para borsaları iyi işlev görür bir niteliğe sahip.
Burada denklemi tamamlayacak şeye geliyor sıra: Fazla para olan ortamda insanların gelecekteki enflasyondan korunmak için yaptıkları diğer bir davranışsal aksiyon daha vardır: O da parayı harcamak. İşte tam da bu yüzden aslında, insanlar o korktukları enflasyon dalgasını kendileri başlatır. Buna genel tabirde “talep enflasyonu” deniyor. İşte bu talep enflasyonunu yok etmek için doğal karşılık iki şey var. Birincisini yukarıda söyledik, parayı kısmak, azaltmak. Para az olursa insanlar saklama eğiliminde oluyor, para çok olursa da harcama. Bu zaten cepte. Bir de bunu arz ile dengeleme yöntemi var. Bu da arzı arttırarak malların değerlenmesini engelleme yoluna gitmek olabilir. Bu da aslında tersten bir maliyet enflasyonudur. Yani deflasyondur. Bunun da iki unsuru var, birincisi, ileri teknoloji ile bir malin maliyetini azaltmak, ikincisi ise ucuz işgücü kullanmak. Dünya Çin’in sahneye çıkışından bu yana ucuz işçiliğin nimetlerinden çok güzel faydalandı. Bunun yani sıra küresel ticaret bunu destekledi. Şimdi de yüksek teknoloji sayesinde maliyetler düşüyor. Dolayısıyla mallar ucuz, zaten deflasyon bu demek. Ekonomistler nedense bu deflasyonu çok kötü bir şey olarak görürler ama ben bunu anlamıyorum bir tüketici olarak. Çünkü geçen sene aldığım bir malın fiyatının rekabet dolayısıyla düşmesi çok güzel bir şey. Hatta parayı daha değerli kılıyor çünkü kazanılan paradaki akıl ve teknoloji oranı artıyor.
İşte bu enflasyonu engelleyen unsurlardan biri olarak ucuz işgücü ve yüksek teknoloji, ortalıkta dolanan fazla paranın ortadan kaldırılması en sorunsuz şekilde kripto para piyasalarında mümkün. Bunun canlı örneği de Türkiye’de Thodex ile dolandırılan insanların kuzu kuzu yerlerinde oturmalarını da örnek verebiliriz. Kimse sesini çıkarıp da nerede benim param demedi. Çünkü orada yazan paraya gerçekten para olarak bir değer vermiyordu. Fakat o gerçek paraydı. O para ile ev araba almak, evi tadilata sokmak ya da bir tatile çıkmak mümkündü fakat bunun yerine orada buharlaştı para ve kimse de bir nümayişe kalkışmadı. Bunun aynisi kripto paralarda da yaşandığı zaman (aynisi derken dolandırıcılık değil, fiyatların aşırı düşüp paranın buharlaşması) çok basit bir şekilde “e ciddi bir düşüş bekleniyordu” denip geçilmesine olanak sağlıyor. Bunun aynisini hisse senedi piyasalarında yapmak mümkün değil çünkü o hisse senedinin arkasında cayır cayır çalışan bir fabrika, bir şirket, bir ticari müessese var. O fabrika ya da şirket orada durduğu sürece o hissenin değeri öyle bir anda onda bir fiyata düşmez, düşemez.