Connect with us

Hi, what are you looking for?

shot of stock and bond

Okunma Süresi: 11 Dakika

Kripto Paralar Hisse Senetleri ve Bono-Tahvil Arasındaki İlişki

Finansal enstürmanlar ya da genel olarak varlıklar  parasal ve takas mekanikleri açısından temel farklar taşırlar. Burada spesifik olarak hangi finansal varlığın nasıl bir getiriye binaen alınıp satıldığını anlatmaktan ziyade genel olarak finansal varlıkları üç ayrı gruba ayırıp iki ekstrem uç ve bunların da arasında hareketli bir nokta olarak tanımlayacağımız hisse senetleri ile bu üç ayrı grup üzerinden finansal piyasalarda işlem gören aşağı yukarı her türlü kağıdın, notun, paranın, metanın hangi tanıma oturduğunu okuyucunun kendisinin yapabilme becerisini kazanmasını amaçlayacağız. Bunun için çok kısaca şu bilgiye sahip olmamız iyi olacaktır: şirketler kâr eder, toprak sahipleri rant elde eder, sermaye sahipleri faiz alır. Bunlar fundamental olarak üç ayrı gelir tipidir. Türev kâğıtlar hariç genelde bütün finansal enstürmanlar da burada sayılan gelir tiplerinden birini yaratır. Yatırımcılar da kendi finansal zekâlarına en çok uyan gelir tipine sahip olmaya çalışırlar. Bir de bu gelir tiplerinin yanı sıra her türlü finansal yatırımın bir şekilde risk ihtiva ettiğini ve fakat bazı türden finansal enstürmanların da göz ardı edilebilecek kadar çok az risk barındırdığını ve bunların da risksiz getiri olarak addedildiğini bilmek iyi olacaktır.

Bir sayı doğrusu hayal edelim, bu sayı doğrusunun sağ ucunda risksiz denilecek türden getiriler sunan finansal enstürmanlar sol tarafında da yüksek risk taşıyan (türev kağıtlar hariç) finansal enstürmanlar olsun. Bu iki ekstrem uç arasında da hareketli şekilde az riskten çok riske ya da tam tersi şekilde hareket edebilen değişken riskli finansal varlıklar olsun. Biz de aslında bugün burada riskli varlıklar olarak kripto paralar, risksiz varlıklar olarak tahviller ve bu ikisi arasında yer alacak olan hisse senetleri hakkında konuşacağız. Çok kabaca tahviller kesin getiri sunan araçlar olarak kabul edilirler. Öteki ekstrem uçta da kripto paralar, genellikle risk muhteviyatı aşırı volatil doğasından ötürü olduğunu düşünülür fakat temel sebebi bu değildir. Kripto paraların aşırı riskli varlıklar olarak tanımlanmasının temel sebebi herhangi bir intrinsic value -içsel değer olarak çevriliyor fakat yeterli değil- barındırmamalarıdır. Intrinsic value nedir, neden kripto paralar barındırmıyor bunu kendi başlığında irdeleyeceğiz. Kesin getiri sunan tahvil türünden varlıklar ve risk ihtiva eden hisse senetleri arasında da temel bir fark, tahvillerin nominal varlık, hisse senetlerinin ise reel varlık olmasıdır. Bunları da ayrı ayrı kendi başlıklarında irdeleyeceğiz.

A collection of United States debt certificates.

Tahvil, Bono ve Notlar

Bu üç türden finansal enstürmanların hepsi aslında borçlanma senetleri kısaca da tahvil olarak adlandırılır, fakat maturity date, süresi yani itfa tarihi, kabaca ödeme, mahsuplaşma tarihi, 1 yıldan az olan kağıtlar bono, 1 yıldan uzun olan kağıtlar da tahvil olarak adlandırılır. Tahvilleri genel olarak devletler ihraç ederler ve uzun vade fonlamaları için çok güzel bir enstürmandır. Parası çok olan özel ya da tüzel kişilikler de paralarını geleceğe kesin şekilde taşımanın yolunu bu tahvilleri almaktan geçtiğini düşündükleri anlarda bu kağıtlara rağbet gösterirler. Burada ilginç bir tabir kullandık. “Paralarını geleceğe taşımak”. Parayı geleceğe taşımak çok ciddi bir iştir. Muhtemelen maaş çekinden maaş çekine yaşayan biri bunu daha önce hiç düşünmemiş olabilir fakat halk arasında belki duyulmuş olacağı üzere, “büyük paranın derdi büyük olur” diye bir tabir vardır ve asıl mesele de budur. Sermaye kendisini geleceğe taşımak ister fakat sermayenin kalkıştığı teşebbüsler doğaları sebebiyle de müteşebbislik ciddi risk barındırır. Her teşebbüs büyük risk barındırır. İflas riski, finansal dalgalanmalara karşı dayanıksızlık riski, müşteri tercihi riski, jeopolitik riskler, üke riski, sermayenin kendine has riskleri gibi riskler bir araya geldiği zaman aslında bir teşebbüsün neredeyse başarılı olması aslında mucizevi bir şeydir fakat bunu da gerçek kılan “insan” denen varlığın becerisidir. Aslında bu bakımdan “insan” varlığı gerçekten de mucizevi bir varlıktır, başardıkları sayesinde bu olasılıklar evreninde çok nadir olayları gerçekleştirebilmesinin yolunu bir şekilde bulabildiği için bugün 500 yıl öncesinin krallarının yaşayamadığı, günümüz refahını yaşıyoruz. Fakat bu girişimcilik konusunda sadece başarılı olanları görmemizin getirdiği de bir yanılsama olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Başarısızlık hikayeleri ilgi çekici değildir ve daima göz ardı edilir. Bu yüzden biz de sadece başarılı olmuş girişim hikayelerini duyarız. Burada kamu spotu farkındalığı görevimizi de yerine getirmiş olalım.

Bu gibi riskler dolayısıyla, devlet gibi beka mahiyeti taşıyan kurumların borcunu ödeme kayıtları uyarınca ciddi para sahipleri devletlerin ihraç ettikleri bu tahvilleri alırlar. Örnek olarak ABD 10 yllıkları gibi genel olarak finansal piyasaların çoğu çarkının hangi yöne ne hızda döneceğini belirleyen bir kağıt vardır. Bu temel olarak 10 yıl boyunca faiz ödemesi yapmayı taahhüt eden bir tür nominal borçlanma senedidir ve bu kağıdı alan birinin 10 yıl boyunca kesin bir getirisi olacaktır. Tahvil hamili, maturite tarihi sonunda da tahvil için ödenen (ödenen diyoruz çünkü tahvil piyasasından başka bir fiyata da alınmış olabilir bu tahvil, fakat kendi face value -başlangıçta ihraç edildiği fiyat- üzerinden geri alınır ihraçcı tarafından geri alınırken -repurchase-) parayı geri alır ve arada aldığı kupon ödemeleri “faiz getirisi” olarak kendi bilançosuna yazar bu tahvil sahibi. Bir de yukarıda not diye bir şeyden bahsetmiştik, bu da kabaca devlet kadar bekası garanti olmayan ama aslında pek de müphem olmayan örneğin belediye gibi kurumların ihraç ettiği borçlanma senetleridir. Bonoların kısa vadeli borçlanma kağıtları olduğunu söylemiştik. Bir de aynı devletler gibi şirketler de bu türden borçlanma senetleri ihraç edebilirler. Bu senetlerin borçlanma faizleri genel olarak derecelendirme kuruluşlarının bu şirketlerin finansal durumlarına/sağlıklarına verdikleri not üzerinden bir faiz belirlerler ve yatırımcılar bu kağıtları da alabilirler. Bu sayede kısa süreli fona ihtiyaç duyan şirketler de bu fon ihtiyacını karşılamış olurlar.

Tahviller ile bilmemiz gereken temel unsurlar: birincisi, tahvillerin nominal varlıklar oldukları ve getirilerinin kesin olduğudur. Nominal varlık olunca ne oluyor çok kısaca bahsetmek gerekirse, enflasyonist ortamdan etkilenir nominal varlıklar. Diyelim ki iktisadi durumu oldukça sağlıklı bir ülke yıllık %3 faizli 2 yıllık tahvil ihraç etmiş olsun. Yatırımcı da kesin getiri olduğundan 1 milyar TL tutarında bu tahvilden almış olsun. Toplam getirisi, ilk yıl için 30.0 milyon, ikinci yıl için de 30.9 milyon TL faiz geliri ile 60.9 milyon alacağını düşünelim. Fakat bu iki sene içerisinde bir anda yıllık %50 enflasyonun patlak verdiğini düşünelim. Buradaki tahvilin değeri ve faiz getirileri nominal olduğu için hala 60.9 milyon olacaktır. Fakat tahvil alımı için harcanmış para ve faiz getirisi direkt oalrak %50 olarak enflasyon karşısında erimiş olacağı için, iki yıl sonunda aslında vade başlangıcına göre yaklaşık %75 net alım gücü kaybına uğramış olacaktır bu fon. Nominal varlık böyle bir şeydir. Kağıdın üzerinde yazan rakamlardan oluşur. Fakat reel varlıklar, alım gücü ile çarpıldığında sonucu “1” olacak şekilde değerlenen varlıklardır. Yani aslında enflasyonun sebebi reel varlıkların fiyatının artmasıdır. Tahviller için son bir bilgi daha, belirli bir günde ihraç edilmiş tahvilin üzerindeki faiz getirisi sabittir. O tahvilin üzerinde bu faiz oranı yazar. Fakat piyasa koşulları gereği yeni ihraç edilecek tahvillerin faizleri değişebilir. Dolayısıyla da önceki ihraç edilmiş tahvillerin değer değişikliği söz konusu olur. Bu da yine evrensel bir kural olarak, faizler artarsa tahvilin değeri düşer diye biliriz. Aynı şekilde faizler düşerse de tahvilin değeri artar. Çünkü eskiden ihraç edilmiş tahvil çok daha fazla faiz getirmektedir ve resmen faiz arbitrajı sunan bir reel durum söz konusudur. Bu tahvil dolayısıyla üzerinde henüz kazanılmamış kesin getiri barındırdığından tahvilin değeri artar. Burada konuşulan değerler de tabii ki nominal değerler yine.

Kripto para

Kripto Paralar

Tahvillerin neden bir şekilde bir değer ihtiva ettiğini artık biliyoruz. Çünkü devlet gibi ya da belediye gibi kesin gelirleri olan kurumların kısa vadeli fon ihtiyaçlarını gidermeleri için bu tür borçlanma kağıtlarını sunmaları ve bu kağıtlara alanlara kesin getiriler vadetmeleri sonucunda bu kağıtlarda bir değer oluşur. Peki kripto paralar neden değerlidir? Kripto paraların kabaca, bir blockchain üzerindeki onaylama işlemi sonucu yaratılan bir tür ödül olduğunu düşünebiliriz. Bu ödülün oluşması için de bu onaylama işleminin gerçekleşmesi gerekir. Bunun sonunca üretilen bir ödül paranın neden bir değeri olsun ki? Burada aslında konu biraz insan algısı ve biraz da felsefeye kayıyor. Benzer şekilde altın neden değerli diye de sorabiliriz. Altının neden değerli olduğunu açıklamak nispeten daha kolay. Eski çağlarda teknolojinin olmadığı zamanlarda nispeten kolay işlenebilen yumuşak bir metal olan altın, aynı zamanda bir soy metal olarak hiçbir kimyasal reaksiyona girmeyişi ile uzun süreler boyunca parlıklığını koruyabilmesi insanın denen görüntüden oldukça etkilenen insanın dikkatini cezbetmiştir. Temel manada bu yüzden altın çok değerlidir. Fakat burada debasement denen altın ve gümüş içine değersiz metal karıştırarak gerçek metal değerini sulandırmak gibi bugünün devalüasyonuna denk gelen aksiyonların da alındığını hatırlatmak gerekiyor. Fakat asıl soru burada altın gibi bir şeye neden ihtiyaç duyarız konusu geliyor. Bunun da temeli aslında ticari daim kılmak olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnsan olarak ihtiyaçlarımız var ve bu ihtiyaçlarımızı tek başımıza karşılamıyoruz. Yani hem kendimize giyecek, hem yiyecek hem de barınacak yer yapmamız, belki bazı başka keyif veren şeyleri de üretmemiz bunun yanı sıra oldukça zor. Bunları üretirken ihtiyacımız olacak alet edevatın üretimi, bu üretim için gerekli olan know-how, tasarım ve malzeme yine aynı şekilde başka türden bir ihtiyaç. Temel olarak da bu ihtiyaçları yüzünden zaten her iktisat kitabında insanın sosyal bir hayvan olduğu yazılır. Çünkü kolektik bir aksiyonlar bütününe muhtaçtır insan. Yoksa vahşi şekilde yaşar. İşte bu yüzden ticaret yapmak zorundadır. Ticaretin de en temel ve ilkel hali buna fundamental diyeceğiz, barter denen takaştır. Fakat raf ömrü kısa olan bir şeyi uzun olan bir şey takas etmek ve bunlar arasındaki çapraz kuru belirlemek daima zor olmuştur. Bunun için ortaya başka bir aracı koymak daha akıllıca olacaktır. Buna da para diyeceğiz. Fakat bu para denen şeyi bugünün parası olarak düşünmemek gerekiyor.

Paranın üç fonksiyonu vardır. Bunları literatürde geçtiği şekilde ilk önce ingilizce olarak vereceğiz daha sonra bunlar ne demek kısaca açıklayacağız. Parayı para yapan ve hepsinin bir arada aynı anda olması gereken özellikleri: store of value, unit of account ve medium of exchange olarak bilmek gerekir yani sırasıyla: biriktirme özelliğinin olması (kompleks ürünlerin bugüne gelene kadarki harcanan kaynakları yansıtabilir olması, dolayısıyla enflasyona çok maruz kalmayan, aynı zamanda elinde tutanın birikim de yapmasına imkân veren bir doğasının olması), muhasebe birimi olması (gayet açık bu özellik) ve alış-verişlerde kullanılabilmesi (bir şeyin fiyatını doğru şekilde belirlemede istikrarlı sonuç üretme becerisinin olması). Bunların hiçbirinin bir diğerine üstünlüğü yoktur ve hepsi birbirinin bir açığını kapatır ya da bir diğerinin özelliğinden faydalanır. Örneğin, medium of exchange yani takas işlemlerinde kullanılması, belli bir para stoğunun olmasını gerektirir, para biriktirilebilir olmalıdır ki muhasebe bu para birimi üzerinden tutulsundur, muhasebe birimi olan bu para tabii ki dolaylı olarak takas işlemlerinde kullanılacaktır. Görüldüğü üzere bu özellikler birbirlerini tamamlarlar. Fakat parayı elidne tutan tüccardan farklı gerçek kişiler (sıradan) kişiler için paranın en önemli özelliği biriktirilebilir olması ve alışverişlerde kullanılabilir olmasıdır. Kısacası paraya birilerinin kıymet vermesi lazımdır ki kendisi de kıymet versin ve o yüzden elinde tutmak için uğraşsın ve bunu biriktirsin. Görüldüğü üzere burada para ve insan arasında bir konvansiyon gelişti bile. İnsan elinde para tutmak ister. Fakat hangi para? İşte eski insanlar bunu altın olarak bilmişler. Altın çok değerliymiş ve gümüş diye de başka bir şey daha varmış. O altın kadar dirayetli bir metal değilmiş, zamanla kararıyormuş fakat yine de fena değilmiş. O yüzden günlük sıradan ticarette gümüş para kullanılmış, büyük ticarette de altın para kullanılmış.

İşte kripto paralara da gelince konu buna benzer bir şekilde değerlendirilmesi gereken bir hâl alıyor. Fakat yine bir fark daha var. Bu da denomination denen şey. Bu terimin de Türkçesi yok ne yazık ki. Kabaca, bir varlığın değerinin hangi para birimi cinsinden ölçüldüğü anlamına geliyor. Yani bugün nasıl ons altın için dolar ödemek zorundayız, bu yüzden altın Amerikan Doları denominated bir metadır diyeceğiz. Eski çağlardaki altın başka bir değerli bir şey üzerinden denominated değildi. Kendisi bir denomination aracıydı. Yani malın fiyatı altın ile ölçülüyordu. Fakat burada para olduğunu iddia eden bir varlık grubunun değerini yine başka bir para birimi ölçüyor. Yani kripto paralar aslında yine amerikan doları denominated varlıklar. Bu yüzden de bunların para olarak algılanmasına kadar dolar cinsinden değerleri de çok fazla git gel gösteriyor. Öte yandan bu paraların ortaya çıkma mekanikleri her ne kadar blockçhain üzerinde yapılan gerçek bi rise dayansa da bu paralara olan ihtiyaç henüz daha çok gerçek değil. Kısacası çok az sıklıkla kripto paralara ihtiyaç duyuyor insanlık. İleride bir gün eğer insanlar gerçekten her an online olacakları yarı dijital varlıklara dönüştüklerinde belki bu paralar çok daha kıymetli olacaklardır. Bu fakat ingilizlerin deyimiyle bu “bugünün problemi değil”.

Dolayısıyla, kripto para için değer atfı ancak daha sonra bir başkanın daha fazla ödemeye razı olmasından gelen bir fiyatlamaya dayanması durumunu getiriyor. Yani bugün diyelim ki 15 dolara satın alınan bir kripto para kendisi herhangi bir değer üretmetdığı için öylece durup dururken bir başkasının çıkıp da “tamam ben 17 dolar veririm buna” demesi gerekiyor. Hatta daha da vahimi 15 dolara satın alınmış o kripto paraya tekrardan 15 dolara alıcı bile bulunamayabilir. Kripto paraların bugünün iktisadi anlayışına göre, dikkat edilmesi gerekiyor, finansal anlayış demiyoruz, iktisadi anlayış diyoruz, herhangi bir üretim yapan bir evsafta olmadıkları için intrinsiç value barındırmıyorlar. Bu yüzden de aslında kıymetsizler. Sadece dijital borsalarda bir şekilde alnıp satıldıkları için bir nevi beyzbol kartı gibi kendi içlerinde bir tür bolluk kıtlık ilişkisi ile fiyatlanıyorlar. Burada yanlış anlaşılmasın, kripto paraları kesinlikle kötülemiyoruz. Günümüz koşullarınca iktisadi değer taşıması açısından reel ekonomide kapladıkları yer bakımından konuşuyoruz. Bu durumu tahvillerle kıyasladığımız zaman tahvillerin gelecekte ara ara vereceğini taahhüt ettiği faiz ödemeleri kendisine bir değer katarken, kripto paralarda ileride başka bir alıcının sebebi ne olduğunu bilmediğimiz bir nedenden ötürü daha çok para ödemeyi kabul etmesi durumunda belki bir getiri sunması mümkün olan kripto parların bu yüzden gerçekten bir değer olarak görülmemesi (en azından şimdilik) ve buna bağlı volatile hareketleri, risk eksenimizde bunları en solda tutuyor. Bu “üretim” denen şeyi anlamak için hisse senetlerine bakmak çok faydalı olacaktır.

TOASO Hisse Senedi

Hisse Senetleri

Şimdiye kadar bahsettiğimiz finansal varlık türlerinden farklı bir doğaya sahip olan hisse senetleri tahviller gibi nominal değil reel varlıklardır ve kripto paralar gibi de değer üretmez değil aksine değer üreten ve büyüyüp çoğalan özelliktedir. Peki hisse senetlerinin böyle olmasındaki sebep nedir? Hisse senetleri aslında bir tür kişidir fakat insan gibi reel kişi değil, tüzel kişidir. Yani şirket payıdır. Şirketler belirli işleri yapmak için kurulurlar ve belirli bir sermaye ile çalışırlar bu işleri yapmak için. Bu sermayenin bir kısmı da daimi olarak muhafaza edilir. Bunun hukuki boyutlarını bir tarafa bırakarak daha basit şekilde anlatmayı tercih edeceğiz. Ödenmiş sermaye denen bu kısım, aslında o şirketin her bir minik parçasını da oluşturur aynı zamanda. Ödenmiş sermayesi o şirketin nonimal olarak 1 birim (Türkiye’de TL, ABD’de dolar, Almanya’da euro) değerindedir ve aslında hisse senetlerinin adedini belirler. Daha sonra bu be her pay şirketin özkaynakları dolayınca bir adil fiyat ile fiyatlanır. Bunun içerisinde şirketin ileriki dönemlerde etmesi oldukça muhtemel olan karlar da olacağı için belirli bir çarpan ile fiyatlanacaktır. Buna da çok kabaca fiyat-kazanç oranı denir. Bu terimlere ayrıntılı olarak girmek yazıyı çok uzatacağından ve yazının asıl bağlamından uzaklaştıracağından başka bir yazının konusu olarak bırakacağız. Fakat kısaca şunu bilmek gerekir ki şirketler değer üreten yapılardır ve bu şirketlerin de be her payının reel değeri vardır. Bu değer de zamanla büyür, zamanla büyümesi demek de bu payları ellerinde tutanlar için reel getiri anlamına gelir. Dolayısıyla, hisse senetlerinin ürettikleri bu değer uyarınca fiyatlanıyor oluşu, onları enflasyondan çoğu zaman korur. Fakat bu her şirket için geçerli olmadığından her hisse senedi için de geçerli olmayacaktır. Örneğin, bütün varlıkları ya da iş yapma biçimi nominal değerler üzerinden olan bir şirket enflasyonist ortamda terste kalıp büyük zararlar yazacak olursa, şirket bir şekilde reel olduğu için hisse senetleri de reel olarak değerlenecek anlamı çıkmaz, o şirket reel değer üretemediği için hisseleri değer kaybedecek anlamı çıkar.

Dolayısıyla, sadece sebebi enflasyon olmak zorunda değil, herhangi bir yönetim zaafiyeti ya da başka sebepler dolayısıyla değer üretme vasfından uzaklaşan şirketlerin hisseleri arkalarındaki reel değeri kaybeder ve daha çok bugünün kripto varlıkları gibi değerlemeye tabi olmaya başlar. Yani o hisseye birilerinin neden olduğu bilinmeyen şekilde daha fazla para ödemesi karşılığında bir değeri olacaktır. Aksi takdirde zamanla üzerindeki nominal değer de azalarak belki de bitecektir. Çünkü şirketler hepimizin bildiği üzere iflas edebilen yapılardır. Fakat aksi şekilde getirilerini neredeyse kesinleştirmiş ve düzenli şekilde uzun vadeli olarak büyüyebilen şirketler de karlılıkları dolayısıyla hisse senetleri tahvilleşmeye başlar. Hatta tahvillerden daha da iyi olurlar çünkü tahvillerin nominal varlık olma doğalarından gelen zayıflıkları bu hisse senetleri için geçerli değildir, çünkü hisse senetleri nominal varlıklar değillerdir, reel varlıklardır. Buradan anlayacağımız üzere, hisse senetleri için asıl dikkat edeceğimiz şey, şirketlerin ne kadar iyi yönetildiği, iş yaptıkları piyasadaki durumları, rekabet açısından piyasadaki konumları ve gelecek prospeksiyonu diyebiliriz kısaca. Burada geleceğe dair olası net değer kazanımları söz konusu olacaksa, bu değerin bir kısmı bugünden hisse senetlerinin fiyatlarına yansır. Bu fiyatlama birileri için tamam iken başkaları için henüz yetersiz gelebilir. Bu yüzden de fiyatlamanın tamam olduğunu düşünenler fiyatlamanın henüz bitmediğini düşünenler arasında bu hisselerin bir ticareti durumu oluşur. İşte bu yüzden de hisse seneleri daima değerleri piyasa tarafından ölçülen varlıklar haline dönüşürler.

Sonuç olarak

Finansal varlıkları temelde iki üç belirleyip üç ana parça halinde değerlendirdik. Bunlar spektrumun en riskli ve volatile üçü olan kripto varlıklar ile spektrumun en risksiz olan tahvil tarafı olarak yapılandırdık. Bu iki ucun arasına da hisse senedi denen reel varlıkları koyduk. Bu hisse senetlerinin de payları oldukları şirketin durumuna göre yani kar üretme kabiliyetine göre kripto para ve tahvil spektrumu arasında bir vasıf kazanacağını konuştuk. Aynı koca bir şiirin topu topu iki mısra için okunması gibi aslında bu yazı da burada varılan şu yazı için yazıldı: hisse senetlerini seçmek çok önemlidir. Bazı hisse senetleri şirketlerin iştigal alanları ve piyasaları sebebiyle çok zorlu alanlarda zor karlar etmeleri ve yönetimlerinin basireti sebebiyle belki çok riskli varlıklar haline gelebilecekken bazı hisse senetlerinin de yine aynı sebeplerden ötürü çok güvenilir ve istikrarlı karlar üretebileceği ve bu yüzden getirilerinin neredeyse tahvil getirileri gibi kesin ve istikrarlı olabileceğinin vurgusunu yapmış olduk. Bunu yaparken de finansal okuryazarlık kapsamında farklı varlık türlerinin nasıl temel özelliklere sahip olduklarını ve reel varlığın neden en önemli varlık türü olduğunu açıklamaya çalıştık. Üretim yapan, kar üreten, değer üreten şeyler muhteviyatlarını ve değerlerini geleceğe taşırlar. Bunu yaparken de daima genel ekonomik durumdan pozitif ayrışarak yaparlar. Bu alanlarda olanlara fayda sağlarlar. Bu yüzden bu tür değer üretimi içerisinde olan şirketlerin peşinde olmalıyız. Daha da temel olarak, bu şirketleri de sonuçta insanlar ölüstürdüğü için, bu tür değerler üretmenin peşinde olan insanlar ile kurulu bir çevre edinmek, hem içsel huzurumuzu hem de finansal durumumuzu olumlu etkileyceğini bilmemiz gerekir.

Written By

Vitruvius Kadını

Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

.

Bunları da beğenebilirsiniz

Econ 101

Enflasyon hakkında konuşmadan önce aslında nominal varlık – reel varlık nedir bunun bir ayrımını yaparak başlamak gerekiyor. Nominal varlık nedir diye anlatmadan önce de...

BIST

Geçtiğimiz sene 2021 ve hatta 2020‘nin devamı gibi olduğu için 2020‘den bu yana düşünmek daha doğru olacaktır, dünya borsalarında ilginç hareketler gördük. Bundan tabii...

Sosyoloji

Politikayı küçümseyen ya da bir kenara koyan her birey profesyonel hayatında kaybetmeye mahkumdur, hadi hadi kayıp demeyelim de büyük bir potansiyelin kaybı diyelim buna....

Ekonomi

Türkiye’de konservatif kapital, yani konservatif kafanın, zihniyetin elindeki sermaye 21. yüzyıl ideallerini anlamanın çok uzağında olduğundan kendisini 21. yüzyılın ikinci yarısına atmayı başaramayacak. Bunun...

Felsefe

Klasik dönem felsefecilerinden Platon ve Aristoteles‘in insan-topluluk-devlet anlayışı üzerinden siyaset nedir, neden yapılır, neden yapılmalıdır gibi konuları konuşacağımız bir yazı olacak. Bunu anlatırken de...

Finans

Bu yazı daha önce başka bir yerde yayınlanmamış, direkt olarak Postevre’ye yazılmış bir yazı olacak ve konumuz da DeFi yani Merkeziyetsiz Finans. DeFi denen...

Econ 101

Enflasyonist ortamda paranın değerini korumak için yapılması gerekenler tarafında bu sefer daha özele inip borsa yatırımı enflasyonist ortamda iyi bir fikir midir konusunu tartışmamız...

Econ 101

Merkez bankaları bulundukları ülke piyasanın sorunsuz işlemesi için gerekli para arzını ve akışını kontrol eden bağımsız kurumlar olarak ortaya çıkmışlardır. Bu yazıda merkez bankacılığı...

Sitemizde bulunan toplam yazı sayısı: 61