Connect with us

Hi, what are you looking for?

Merkeziyetsiz Finans
DeFi nedir? Merkeziyetsiz finans kuruluşları nedir?

Finans

Okunma Süresi: 9 Dakika

DeFi – Decentralised Finance yani Merkeziyetsiz Finans

Bu yazı daha önce başka bir yerde yayınlanmamış, direkt olarak Postevre’ye yazılmış bir yazı olacak ve konumuz da DeFi yani Merkeziyetsiz Finans. DeFi denen şeye insanlık neden ihtiyaç duydu, bunu DeFi’in cari finansal sisteme olan üstünlüklerinden bahsederek anlatmaya çalışacağız. Fakat genel olarak da DeFi denen sistemin blockchain teknolojisi üzerinde doğmuş bir sistem olduğunu da söylemek gerekiyor. Blockchain nedir kısmına girmek istemiyorum. Zaten bu konu hakkında birçok yazı var ortalıkta fakat blockchain benim için ne anlam ifade ediyor ondan kısaca bahsedecek olursam, blockchain benim için yeni bir yazıdır. Daha önceki yazı antik Mısır’da hiyeroglif, ve İnka uygarlığında kullanılan quipu bunlara birer örnek verilebilir. Sümerler bugün bildiğimiz yazıyı buluyorlar, daha sonrasında yazı gelişiyor, sonra elektronik çağının devreye girmesi ve Boolean Algebra ile logic devre tasarımları ve 0-1 çağı başlıyor. Bugün bilgisayarlar hala bu yöntemle çalışıyor. Blockchain de işte yeni bir tür yazı yazma teknolojisi, söz uçar yazı kalır deniyordu ya hani, postmodernism çağı yüzünden artık yazı da uçar oldu, fakat blockchain hiçbir zaman unutmayacak. Kimse onu değiştiremeyecek ve insani kendisinden dahi korumaya imkan verecek. Yani öyle umuyoruz. Bu yüzden blockchain denen teknoloji internet gibi bir şey değil. Çok daha başka, çok daha üstün bir teknoloji. Ayrıntılarını zaten bu üzerine teknik olarak çalışan insanlardan öğrenmek mümkün. Ben daha çok hayatımızda nasıl bir yer alacak bunun üzerinden tasvirler yapıyorum.

DeFi temelde cari finansal sisteme üstün yanlarını beş parçada okumak mümkün, daha doğrusu cari sistemin kötülükleri üzerinden konuştgümü haliyle:

  1. Merkezi kontrol
  2. Kısıtlı erişim olanakları
  3. Randımansızlık
  4. Müşterek çalışma eksiklikleri
  5. Kapalılık

1. Merkezi Kontrol

Zaten DeFi adının “merkeziyetsiz” kelimesiyle müstesna olması hasebiyle asıl probleminin merkeziyetçilik olduğunu anlıyoruz. Merkezi finans demek bugün direkt olarak şu demek: birileri paranın değerini istediği gibi azaltıp yükseltebilir. Dolayısıyla, birileri piyasadaki paranın miktarını azaltıp yükseltmiş olur. Az çok finansal piyasalarda yatırım yapan ya da türlü aksiyonlar almış olanlar bileceklerdir hep bir “ya sanki benim almamı/satmamı bekliyorlarmış gibi” hissedersiniz. Bu tesadüf değil tabii ki. Aynen düşündüğünüz şekilde gelişen bir şey oluyor aslında. Evet, resmen ta ki sizin almanızı ya da satmanızı bekliyorlar çünkü siz o şeye ulaşmışsanız zaten o şeyde büyük ihtimal bolluk vardır ya da bir şeye ulaşamıyorsanız o şeyde kıtlık vardır. Bu bütün bir kitle için geçerlidir ve kitleyi zaten siz oluşturursunuz. Bu para için de geçerlidir, eğer o şey bir mal ise paranız olsa da alamazsınız. Kısacası emek emek çalışılıp kazanılan para hiçbir işe yaramayabilir bazen. İşte bu gibi şeyler kontrol edilir. Yani daha belki piyasa ağzı ile konuşacak olursak, faiz oranları kontrol edilir en başta. Faiz oranlarının kontrol edilmesi demek de paranın nereye akacağının yolu çizilmesi demektir. Yüksek faiz bankalarda mevduat birikmesine sebep olur kabaca. Para devlet tahvillerine de –bonds- gidebilir, bu gidiş ama bankalardan sonra olur. Çünkü devlet tahvilleri en güvenilir kağıtlardır –securities-. Eğer devlete verilen borç geri ödenmiyorsa ortada devlet diye bir şey olmayacağından çok da fazla para düşünülmemelidir belki de o an için artık. Ha her yerde geçer akçe olan, en azından bugün için, bir şey var o da altın. Altın hala çok değerli bir meta. Fakat altın denen meta da ETFler aracılığıyla ikincil piyasalarda alınıp satılabilen hale getirilmiştir. Burada iki noktaya dokunmak gerekiyor, birincisi ETF ne demek ikincisi de ikincil piyasa ne demek? ETF, exchange traded fund demek, altını birincil piyasadan çıkartıp ikincil piyasada da alınıp satılabilir hale getirmenin yoludur. ETF aslında ikincil piyasada alınıp satılamayan şeylere yatırım yapan fon demektir. Fon da kağıt olarak satılır, dolayısıyla secondary market denen, ikincil piyasalarda, yani borsalarda artık alınıp satılabilir hale getirilmiş olur altın. Peki ikincil piyasa ne demek? Bunu da şöyle düşünebilim: altını gidip kuyumcudan almak birincil piyasa oluyor, ikinci piyasa ise insanların başka bir aracı aracılığıyla birbirlerini görmeden, asıl aracıya güvenerek yapılan transaksıyonların gerçekleştirildiği yerdir, yani borsalardır. Başka bir örnek verirsek, IPO denen, initial public offering, hisse senetlerinin ilk halka arzları yapıldığı sırada o senetleri bizzat gidip alındığı yer birincil piyasadır. Birincil piyasa kabaca ihraccı ile alıcı arasında olan piyasadır da desek yanlış olmaz, fakat bu şart da değildir, buralara girmeyeceğim. Öte yandan bu halka arza katılmış insanların birbirlerine bu hisseleri sattıkları yer de ikincil piyasadır. İkincil piyasalar aslında alış ve satış işlemlerini daha hızlandırmak, daha çabuk likide geçirebilmek için eldeki varlığı, kurulmuş yerlerdir, üçüncü defa söylüyorum, yani borsadır. Kısacası, normal koşullarda merkezsiyetsiz olan şeyler dahi cari finansal sistemde merkeziyetçi hale getirilmiştir. Bugün altın bile ABD’nin o en büyük en meşhur bankaları aracılığıyla manipüle edilmektedir. Çünkü altın bugün dünyada ons olarak dolar ile satılır. Yani altını ABD satar dünyada, ABD satarda ABD’de kim satar? Bu işlemleri asıl gerçekleştiren bir banka var o banka yapıyor bütün altın işlemlerini, yani diğer bankalar da o bankadan alıyor altını aslında. Bu banka altın hakkında tekel olmak durumunda doğası itibariyle. Bunlar da tabii ki kafalarına göre her şeyi yapıyorlar. Arada bu herifler dünyayı soyar, 5 milyar, 10 milyar dolar gerçek manada tokatlarlar, sonra da işte ABD Federal Devleti bunlara kızar ve ceza keser. Bu ceza da işte 2 milyar dolar filan olur. Çok tantana yapılır, “vay iki milyar dolar ceza kestiler” diye, halbuki adamların cebine 3 milyar dolar kalıyor zaten. Ha bu banka bütün dünyayı soyuyor, cezayı kesen ABD, bu ceza parası da yine ABD’ye ödeniyor. Gel de çıldırma yani. İşte bu yüzden mesela DeFi! Anlatabiliyorum değil mi? Bu arada bu sadece bir örnekti, bunun hisse senedi tarafı yani Wall Street ayrı, bilmem ne fonu ayrı, kreditörler vs. herkes ayrı bir katakulli peşinde. DeFi’de böyle şeyler yok.

2. Kısıtlı Erişim Olanakları

Buna kendimden örnek vereceğim direkt fakat konuyu çok iyi anlatacak. Eskiden ODTÜ’de araştırma görevlisiydim, bilenler bilir, ODTÜ İş Bankası ile çalışır, akademik personal maaş ödemesi yani İş Bankası üzerinden yapılır. Hatta İş Bankası akademik ve idari personele promosyon ödemesi yapar 6 ayda bir. O zamanlar yıllık 2-3 bin lira para veriyorlardı direkt. Düşünün artık işte bütün ODTÜ personelinin maaşı İş Bankası’na yatıyor devlet tarafından ondan sonra personele dağıtılıyor. Herkesin maaş hesabı İş Bankası, para orada kalıyor, birikim, mevduat vs. büyük rant var yani. Öte yandan İş Bankası’nın kampüs içindeki bankamatik yoğunluğu da çok iyidir. Yani 3-5 dakika yürüme mesafesinde kesin bir İş Bankası bankamatiği bulunur. Diğer bankaların tabii ki bu kadar yoğun değil, zaten neden olsun. İşte bu da doğal olarak bir kısır döngü yaratıyor, İş Bankası’nın erişim kolaylığı, sanırım bu maaş ödemelerinin yapılacağı banka seçimi 3 ya da 4 senede bir yapılıyordu, hep İş Bankası’nın seçilmesine sebep oluyordu. Tersten bir örnek vermek gerekirse, siz bir banka ile çalışabilirsiniz fakat o bankaya ulaşımınız kolay olmayabilir ya da o banka sizin ihtiyacınız olan küçük miktarlı kredileri vermeye gönülsüz olabilir, “git kredi kartından kullan” diyebilir %20 faizle. Bu fahiş bir fiyat tabii ki. DeFi sistemde böyle bir şey yok. Orada direkt olarak zaten para mı lazım, elinizdeki parayı teminat olarak kullanıp size belli bir miktar kredi açılıyor. Aslında kredi dahil ne kadar paranızın olabileceğini de finansal olarak siz kimsiniz bunu görüyorsunuz her şey çok daha şeffaf. İşte bu erişim olanaklarının kısıtlı oluşunu engellemek için de bankalar tabii ki olabildiğince şube açmaya çalışıyorlar bu da bir sonraki sorunu ortaya çıkarıyor.

3. Randımansızlık

Buradaki anahtar sözcük de “brick-and-mortar” olacak. Bu da kabaca şu demek: tuğla ve harç bir gönderme, neye gönderme, bildiğimiz eski usul dükkanlara gönderme. Bugün internet sayesinde dahi dünyanın en büyük marketi ya da alışveriş merkezi amazon olduysa, blockchain ile yapılabilecekler hayal edildiğinde cari finansal sistemin primitives denen, asıl ve temel alanları, yani mevduat, kredi, borsa, sigorta ve fon tarafında yapılacak işlemler için banka şubelerine, aracı kurumlara, sigorta şirketlerine ve yatırım şirketlerine ve buralarda çalışan bir dünya insana ihtiyacımızın olmadığını anlamamız gerekiyor. Hani uzun zamandır “21. yüzyılda yok olacak meslekler” filan gibi bir geyik muhabbeti vardır ya, işte kendisini burada gösteriyor. Yani bugün bireysel müşteri temsilcisi, sigorta uzmanı, borsa uzmanı, bunların direktörleri, direktörlerin müdürleri filan hepsi birkaç satır kod ile yer değiştirecekler. Bu insanlardan ödedikleri paranın karşılığını alan ben henüz görmedim. Normalde benim çok basit şekilde yapabileceğim şeyi neden bir başkasına yaptırayım ve buna para vereyim ki? Hadi tamam bu insanlar bu işleri yapıyorlar ve diyelim ki bu insanlar gerçekten uzman olsunlar, bu noktaya gelene kadar çok fazla kaynak harcanıyor, bu insanların maaşları, bu insanların eğitimleri ve bu insanların çalışacak alanların oluşturulması yani brick and mortar dükkanlar, masa, sandalye, ofis malzemeleri filan derken dolayısıyla bu şirketlerin giderleri çok fazla oluyor ve bu tür hizmetleri sunarken bu şirketler, bankalar, aracı kurumlar bu maliyetleri de müşterilere yansıtıyorlar.

4. Müşterek Çalışma Eksiklikleri

Buradaki müşterekliklik kurumların birbirleriyle çalışabilme yetenekleri ifade ediyor. Özellikle para transferleri, ikincil piyasalardaki işlemler ve bir yığın daha başka işlem türü bir bankanın diğer bir kurumla ortak çalışmasını gerektiren işlemler yapmasına sebep oluyor. Bunların her biri de ayrı bir masraf alanı doğal olarak. Yani bugün bir hisse senedi alım satımı yapmak için belli bir komisyon ödemek zorundasınız. Para transferi yapmak için havale, eft ücreti ödemek zorundasınız. Hele ki uluslararası para transferleri hala telgraf ile yapılıyor bu 21. yüzyılın üçüncü dekadında. Ayıp değil mi bu? Uluslararası para transferinin adı neden “wire transfer” bir düşünmenizi isterim. Resmen sizin hesabınızın olduğu banka, sizin hesabınızdan para göndermek istediğiniz yurtdışı hesabına bu paranın gönderilmesi için muhabir banka denen kuruma telgraf çekiyor. Sonra onlar kontrol ediyor falan bu işlem 3 iş günü sürüyor, 3 iş günü. Bir de ciddi miktarda para kesiliyor. Bugün bu miktar 1000 USD altı miktarlar için 20 USD cıvarında. Halbuki peer-to-peer çalışan DeFi ağları sayesinde bu belki 0.1 USD cıvarında bir maliyet ancak bindiriyor. Öte yandan aracı kurumlarla çalışırken, kendi yatırım hesabınızdaki meblağ ne kadar ise ona göre bir komisyon ücretlendirilmesine tabi tutuluyorsunuz. Yani parası az olan yatırımcılar, ki bu insanlar büyük çoğunluğu oluşturuyor, ciddi komisyon ücretleri ödemek zorunda kalıyorlar. Kimi durumda bu ücretler %3’e kadar varabiliyor. Yani diyelim ki siz 100 bin liralık alış satış işlemi yapacaksınız, %1.5 alırken 1500 TL sonra da satışta %1.5 eğer paranız 200 bin lira olduysa 3000 TL eğer paranız 50 bin liraya düştüyse de 750 TL daha para ödemeniz gerekebiliyor. Bu paralar çok büyük paralar. Tabii ki yapılan işlem adedine ve toplam çevirilen miktara göre bu oranlar düşebiliyor. Fakat benim duyduğum en düşük komisyon tutarları 10 binde 3 civarında yani bu da 100 bin liralık alışveriş için toplamda 60 lira ödemek demek oluyor. Eğer ayda bu tür bir işlemi 20 defa yaparsanız, 1200 lira para ödersiniz aracı kuruma. Yılda 12 bin TL yapar bu. Hala çok büyük bir meblağ. Fakat DeFi bunun önüne geçiyor. Çünkü tamamen kod çalışıyor, doğrulamayı kod yapıyor ve hatasız çalışıyor. Kısacası her yere bankamatik kuran, her yere bir şube açan banka bu tür bir sistem ile rekabet etmesi imkansız. Zaten bunun için de geleceğin bankacılığı çok büyük değişikliklere uğraşayacağını konuşmuştuk. O yazıyı da tekrardan bir revize edip tekrar gündeme getirmek gerekiyor.

5. Kapalılık

Bütün bu işlemler belki bu işlemleri yapan insanlar için şeffaf gibi görünebilir fakat başka kimlerin daha bu tür işlemler yaptığını görememek piyasa içerisinde dedikoduya sebep oluyor. Hani bu “bilmem ne fonu Apple hisse senetlerini satıyormuş” söylentiler filan var ya, daha sonra piyasada ciddi bir dalgalanmaya sebep oluyor, bu gibi şeylerin önüne direkt olarak bu işlemlerin aynı bir futbol maçı gibi izlenebildiği bir ortamın varlığında etkinlikleri yok oluyor. Kısacası bugün hangi büyük para sahibi olursa olsun, gerçek kimliği belki gizli olacak fakat, o paranın o finansal enstürmana girip çıktığının izlenebilir olması, bunun da isteyen herkese ücretsiz sunulması ciddi bir değişiklik. Öte yandan en yukarı bahsettiğimiz o meşhur ABD bankalarında yapılan altın ETFleri manipülasyonları gibi durumlar da öyle gizli saklı olmuyor olacak. Eğer öyle bir hareket olacaksa, bilmem ne numaralı wallet su emtiadan bu kadarlık alım işlemi direkt olarak ekrana yazacak. Çünkü bu işlem merkeziyetsiz bilgisayarlar tarafından onaylanan bir işlem olduğu için o işlem bloğunun authentication işlemi onlarca bilgisayar tarafından onaylanarak blockchain‘e bir blok olarak yazılacak. Olay bu zaten, bu blokların izlenebilir olması. Dolayısıyla sadece finansal işlemler değil, akla gelen bütün authentication bu bloklara yazdırılacak bir gün. Genel olarak noter işlemleri ve devletin şahitlik yaptığı durumlar evlilikler, miras vs. gibi bütün hukuki onay isteyen işlemler blockchain tarafından yapılacak. Hali hazırda yapılmaya başlandı zaten. Yapılacak yapılacak derken bu öyle bilimkurgu filmlerindeki gibi dünyaların inşa edildiği zaman filan olmayacak yani. Bugün bu işlemler artık yapılıyor.

Bütün bu alanlar yani yukarıda sıraladığımız bu 5 alan aslında herbiri birer cilt kitap dolduracak kadar açıklamaya muhac. Yavaş yavaş bunların altını dolduracağız, tabii ki bunları konuşurken de hangi düzeye kadar konuşacağımız asıl konu oluyor. Yani bunu eğer akademik düzeyde konsuacaksak işin ucu neredeyse sonsuz. Ha yok bir iş kurmak düzeyinde konuşacak isek de yine oldukça derinlere inmek gerekiyor. Açıkçası ben yazılarımı tam da yarı akademik yarı iş kuracak düzey arasında bırakıyorum. Yani bu yazılar aslında iş fikri oluşturması açısından yeterli düzeyde. Öte yandan o işin nasıl yapialçağı konusu ise direkt olarak işi yaparken edinilecek tecrübeler ile alakalı olduğundan dolayı, iş tecrübesi ve akademik bilgi burada can suyu görevi görüyor. Bu yüzden eğitim çok önemli diyoruz. Yani her ne kadar 21. yüzyılda bilim denen şey kötüye kullanılsa da gerçekten bilimsel araştırma düzeyinde iş yapmak, bir nevi o işi kuracak kadar bilgi sahibi olmak anlamına geliyor. Yani iyi yazılmış bir doktora tezi aslında baştan sonra bir iş modelidir diyebiliriz. O yüzden 21. yüzyılda eğer isterseniz, kendi oturduğunuz yerden doktora tezi yazacak kadar derinlikli bilgiye ulaşabiliyor olmanız aslında isteyen ve sebat eden herkesin kendi işini kurabilecek olduğu anlamına geliyor. Zaten Ethereum ağının kurucusu Vitalik Büterin böyle birisi. Bu avantajları kullanmak ise kişinin kendi becerisi genel olarak. Önümüzdeki dönem çok büyük fırsatların ve risklerin bir arada olduğu bir dönem. Çok klasik bir laf oldu farkındayım fakat bu seferki değişim öyle internetin yayılmaya başladığı zamanlardaki gibi bir değişim değil çok daha büyük bir değişim. Dünyanın belki birkaç bin yılda bir geçirdiği bir değişim bugün yaşadığımız değişim. Bu dönemin zenginleri emin olun Jeff Bezos, Elon Musk, Bill Gates gibi insanların servetlerini ciklet parası gibi görünmesine sebep olacak zenginler olacak. Bu alanlarda yatırım yapan -hem zaman hem de kapital- çok büyük fırsatlarla karşılacaklarına şüphem yok. 21. yüzyılın cahilleri daha önce dediğimiz gibi okuma yazma bilmeyenler değil, internette karşılaştığı bilginin kendisini kandırmak için yazılıp yazılmadığını ayırt edemeyen, kitle histerisine kapılan, bireysel fikirlerini geliştiremeyen insanlar olacak. Bu insnalar bugün twitter gibi ortamlarda kendilerini çok güzel gösteriyorlar. Nasıl önceki dönemin cahilleri kendilerini hemen belli ediyorlardı ise, 21. yüzyılın cahilleri de aynı şekilde hemen kendilerini belli ediyor olacaklar.

Written By

Vitruvius Kadını

4 Comments

4 Comments

  1. Bilal

    Ekim 21, 2021 at 1:04 am

    Mükemmel ozetlemişsiniz, cok güzel bir yazı olmuş, tebrikler

  2. Pingback: Blockchain devletleri nasıl etkileyecek ve siyaset nasıl olacak

  3. Pingback: Rusya Yaptırımları Ne Anlama Geliyor? - Post Evre

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

.

Bunları da beğenebilirsiniz

ABD Ekonomisi

ABD Merkez Bankası FED Mayıs ve Haziran FOMC toplantılarında sırasıyla 50 ve 75 baz puan faiz arttırımlarıyla kendilerine göre fazla ısınan ekonomilerini biraz olsun...

Econ 101

Enflasyon hakkında konuşmadan önce aslında nominal varlık – reel varlık nedir bunun bir ayrımını yaparak başlamak gerekiyor. Nominal varlık nedir diye anlatmadan önce de...

Sosyoloji

Politikayı küçümseyen ya da bir kenara koyan her birey profesyonel hayatında kaybetmeye mahkumdur, hadi hadi kayıp demeyelim de büyük bir potansiyelin kaybı diyelim buna....

BIST

Geçtiğimiz sene 2021 ve hatta 2020‘nin devamı gibi olduğu için 2020‘den bu yana düşünmek daha doğru olacaktır, dünya borsalarında ilginç hareketler gördük. Bundan tabii...

Ekonomi

Türkiye’de konservatif kapital, yani konservatif kafanın, zihniyetin elindeki sermaye 21. yüzyıl ideallerini anlamanın çok uzağında olduğundan kendisini 21. yüzyılın ikinci yarısına atmayı başaramayacak. Bunun...

Felsefe

Klasik dönem felsefecilerinden Platon ve Aristoteles‘in insan-topluluk-devlet anlayışı üzerinden siyaset nedir, neden yapılır, neden yapılmalıdır gibi konuları konuşacağımız bir yazı olacak. Bunu anlatırken de...

Econ 101

Enflasyonist ortamda paranın değerini korumak için yapılması gerekenler tarafında bu sefer daha özele inip borsa yatırımı enflasyonist ortamda iyi bir fikir midir konusunu tartışmamız...

Türkiye Ekonomisi

Bu konu kendi özelinde konu bana göre çok çarpıcı. Bunun sebebi de aslında Türk halkının fakirliğinin temellerindeki problemlerinden birinin Türk halkının kendi karakteristik özelliklerinin...

Sitemizde bulunan toplam yazı sayısı: 63